1- Bir genç kızın gizli defteri
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğiniz, anı defterimizdir. On beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden garip davranıyorlar? Yoksa yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Çeşme'de tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları Serra'nın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacaklar? Tüm bu sorunların cevaplarını Serra'nın anı defterinde bulacaksınız.
2- Arkadaşlar Arasında
Eğer sevinçlerimizi içimizde hasret olmadan paylaşabiliyorsak, dertlerimizi gizlice sevinmeden bölüşebiliyorsak, kötü kişi olmayı göze alarak birbirimize doğruyu söyleyebiliyorsak, böylece birbirimizi yanlışlardan koruyabiliyorsak, samimiyetle saygının ince çizgisini çizebiliyorsak, birbirimizi yargılamadan olduğumuz gibi kabullenebiliyorsak, dünyalara bedel bir dostluğa sahibiz demektir. Aldığımız kadar verdiğimiz böylesi bir dostluk, çocukluktan ölüme dek insanoğlunun edinebileceği en büyük zenginlik, kişinin kendine verebileceği en büyük armağandır!
3- Kendi Ayakları Üstünde
Lise yılları sona ermekte...
Gelecekle ilgili doğru kararlar almak gerek.
Hangi meslek? Hangi üniversite?
Kendi ayaklarının üstünde durabilmek için sorular sormak,
düşünmek gerek.
Serra ile arkadaşları bu zor dönemi yine kah gülerek kah hüzünlenerek ama hep birbirlerine omuz vererek sürdürüyorlar.
Ya ilk gençlik aşkları?
Onlar ne olacak?
4- Adım Adım Hayata
Üniversiteye giriş...
O ilk yılın heyecanı...
Arkadaşla paylaşılan kendine ait bir ev...
Küçük özgürlükler...
Serra bu yeni ortamda kimlerle arkadaş olacak?
Acaba onu neler bekliyor?
Ya aşk?
5- İşte Hayat
Üniversitenin son yılında Serra ve arkadaşları günümüzün zor koşullarıyla baş etmeye çalışırken, onlara yine Doğanay Hoca sohbetleri yardımcı oluyor.
Soru soran kişinin, düşünen insan; düşünen kişininse gerçek anlamda özgür insan olduğunu; hayatını ve kişiliğini sorgulayarak amacını ve kendine özgü yaşam çizgisini oluşturup bir içgüç geliştirerek yaşamını anlamlı kılmanın önemini; gelir geçer değerlerdense evrensel değerlere sımsıkı sarılmanın tek çıkış yolu olduğunu tartışıyorlar. Ve bütün bunların yanı sıra yaşamla ilgili çok önemli bir ayrıntının farkına varıyorlar.
Hayatla ilgili bilgiler tersinden öğreniliyor.
Okulda önce çalışıp, öğrenip sonra sınanıyor insan.
Hayattaysa önce sınanıp sonra buradan bir şeyler öğreniyor.
Eğlenceli olaylarla, duygusal ilişkilerin güzellikleri ve sorunları arasında saklanmış bu hayat derslerini, İpek Ongun'un diğer kitaplarında olduğu gibi bir solukta okuyacaksınız.
6- Şimdi Düğün Zamanı
Bu aslında bir veda mektubu...
Serra'ya veda etme zamanı geldi.
İnanın, ben de sizler kadar hüzünlüyüm.
Dile kolay, tam on üç yıldır Serra'yla birlikte yaşadık,
sorunları aştık, ağladık, güldük.
Ama, bu süre de iyi işler de yaptık.
Ve bunları sizlerle el ele başardık.
Siz beni yönlendirdiniz, ben yazdım.
Ve bu kitaplar yazılırken sadece siz değil, ben de çok şey öğrendim.
Her yazarın bir çıkış noktası vardır.
Benim ki, 'gence hizmet!'
Bu, her şeyin önünde geliyor, benim için.
Her şeyin bir zamanı var deriz ya hep...
Şimdi düğün zamanı!
7- Hayat Devam Ediyor
Hayatta ne çok yollar yürüyoruz.
Okul yolları... Çocukluk yolları... İlk gençliğin sancılı yolları... Üniversite yolları... Romantizmin acı tatlı yolları... Çalışma yolları...
Dönüp baktığımda bir prizma görüyorum sanki... Serra'nın ne çok yüzü var.
Çocuk Serra... Okullu Serra... Üniversiteli Serra... Aşık Serra..
Başka başka yollar, başka başka hayatlar, başka başka kimlikler, düşünceler, duruşlar...
Şimdiyse evlilik yolunda...
Hayat devam ediyor!