ilkokulda, anaokulunda vs. yerlerde çocuklara enteresan şarkılar öğretirler.
Minik kuşlardan bahsedip sevindiriler sonra üşüdü öldü deyip hayal kırıklığına uğratırlar.
Bir küçük aslancık varmış derler çocuklar aslanı kedi yavrusu sanar.
Küçük kurbağaya kuyruğun nerede diye sorup hayvanı asabi yaparlar vs vs..
Bazen ise insanı salak yerine koyarlar defalarca aynı şeyi söylerler.
"Küçük kurba (ne var), Küçük kurba (ne var be), Küçük kurba (ya bi git başımdan)..."
Bazen hayatın acı gerçekleriyle karşılaştırılar,
"Yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım. (lan önceden de sen satıyormuşun ustan nalları dikdikten sonra da sen satıyorsun ne değişti şimdi?)"
Veya güzel dersler de verirler.
" birgün birgün bir çocuk (hangi çocuk? Bir çocuk işte kurcalama)
eve de gelmiş kimse yok ( Anne anne değil ki geziyor habire)
açmış, bakmış dolaba (enteresan...)
şeker sanmış ilacı.. (Hadi çocuk mal, lan onun üzerinde veletlerin ulaşamayacağı yere koyun falan yazıyorlar...)
yemiş yemiş bitirmiş (Allah belanı vermesin, dedenin prostat ilacıydı o)
akşama sancı başlamış (İyi akşama kadar gebermemişin, müstehak sana)
hastaneyi boylamış. (e gömün artık çocuğu)"
"Pazara gidelim, (olur gidelim bana uyar)
Bir tavuk alalım. (başka bir hayvan alsak?)
Pazara gidip, (e gidelim dedik ya be)
bir tavuk alıp, (tamam tavuk olsun)
Napalım? (ne bileyim lan sen dedin gidip alalım diye)
Gıt gıt gıdak gıt gıt gıdak diyelim (İnsan gibi konuşsana lan)
Hapur hupur hapur hupur yiyelim. (İşte yola geldin bak)
Pazara gidelim bir kedi alalım (zaten bir eksik o kalmıştı)
Pazara gidip bir kedi alıp napalım (off yine döndük başa, bilmiyorum sen dedin gidelim diye)
Miyav miyav miyav miyav diyelim (mart ayı geçti canım)
Hapur hupur hapur hupur yemeyelim. (istersen ye satanist diye oyarlar valla)