ALINTI
Arkadaşlarla yemek yiyecektik. Lokantaya gittiğimde henüz kimse yoktu.. Bir süre sonra kalabalık bir grup halinde geldiler. Öpme faslında o sırada sipariş almak üzere bekleyen garsonu da öpmüştüm! Tabii kahkaha tufanı kopmuştu. İşte o an benim bittiğim andı.
Gece otobüsle İstanbul’dan İzmir’e gidiyordum. Yanımda oturan da benim gibi iri kıyım olunca komple vücut teması oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde, ikimiz de uyumuşken, yanımdaki yolcu birden sıçradı. Karımdan alışık olduğum için, ‘Geçti bitanem. Ben yanındayım, yok bir şey’ deyiverdim! Adam gözlerini aralayıp dehşetle bana bakmıştı. İşte o an benim bittiğim andı.
Üniversite yıllarım. Kulak rahatsızlığımdan dolayı hastaneye gitmiştim. Doktor muayene esnasında rahat olmam için benimle sohbete başladı. ‘Ögrenci misin?’ ‘Evet.’ ‘Hangi üniversite?’ ‘Uludağ.’ ‘Ben de oradan mezun oldum. Hangi bölümde okuyorsun?’ ‘İşletme’ dedim ve bombayı patlattım: ‘Siz hangi bölümden mezun oldunuz?’ ‘Sence?’ İşte o an benim bittiğim andı.
Sabah ofiste telefonla konuşuyordum. Telefonu omuzumla başımın arasına sıkıştırmıştım. Elimin birinde cep telefonu, diğerinde poğaça vardı. Cep telefonumu şarj etmek isterken şarj aletinin ucunu birden poğaçaya soktum! Gören oldu mu diye kafamı çevirince de müdürümle göz göze geldim. Sırıtıyordu. İşte o an benim bittiğim andı.
Lise 1. sınıftaydım. Kimya dersinde “Isınan maddeler genleşir” konusunu anlatan hocamız, ‘Örneğin pirinç’ deyince atladım: ‘Haklısınız hocam yaa! 2 bardak pirinci ısıtinca koca bir tencere pirinç pilavı oluyor.’ Hoca, ‘Oğlum bu yemeklik pirinç değil, metal olan pirinç’ deyince bütün sınıf gülmekten yerlere yatmıştı. İşte o an benim bittiğim andı.
Eve gitmek üzere Bakirköy dolmuşu bekliyordum. Sigaramın kalmadığı aklıma gelince önünde durduğum Tekel bayiine girecekken minibüs geldi. Apar topar bindim. Şoföre parayı uzatıp, ‘Bir Monte Carlo’ dedim! Adam birkaç saniye yüzüme bakıp, ‘Abi bu Bakirköy’e gider’ diye cevap verdi! İşte o an benim bittiğim andı.